MOBİLYA DERGİSİ/ Sektörde İz Bırakanlar; Mustafa İştutan:Airpak Yk. Başkanı

MOBİLYA DERGİSİ/ Sektörde İz Bırakanlar;
Mustafa İştutan:Airpak Yk. Başkanı
- Sn Mustafa bey, bize Airpak’ın hikayesini ve 2. nesil olarak sürdürüp bugünlere getirdiğiniz firmanızı anlatırmısınız, pek çok uluslararası markaları da temsil ediyorsunuz, bunların hepsi ahşap sektöründe midir?
1956 yılında babam Osman İştotan tarafından İştutan Teknik İzolasyon olarak başlayan serüven, 1970 yılında İştutan İzolasyon ve Havalandırma adıyla devam etmiştir ve bugünku Airpak’ın temelini oluşturmuştur. İştutan İzolasyon ve Havalandırma teknik izolasyon konusunda Türkiye’de muadili olmayan bir şirketti. O donemin Türkiyesi’nde yerli ve yabancı bilinen büyük sanayi ve üretim tesislerine proje bazında çalışmalar yapmış ve taahütte bulunduğu süre ile kalitede tamamlamasıyle bilindiğinden camiyada büyük güven oluşturmuştur.
1976 yılında şirketimiz otomotiv yedek parça imalatını portföyüne eklemiştir. Babam Osman İştotan kurduğu şirketi 1980 yılında bana emanet ederek istirate çekildi.
Çoçuk yaşta babamın yanında bulunarak, adeta mutfağında yetiştiğim şirketin bayrağını devir almakla, aile şirketimizi laik düzeye taşımaya ant içmiştim.
İlk imal ettiğiğmiz filtre sistemi 1985 yılında Kartal Singer Fabrikasına yapıldı.
1 yıl sonra toz ve talaş filitreleri imalatına soyunduk, Mobilya sektöründe tercih edilir olmamız böyle başladı.
1992 yılında şirketimiz Airpak adını aldı. Mobilya sektörünün önde gelen firmaları Airpak ile çalışmayı isteyerek , aramaya başladı. Ürün yelpazemize fan, filtre ve siklon imalatını kattık . Airpak yeni inovasyonlarla orta basınçlı radial fan imalatına geçti. 2 yıl sonra ise ilk su perdeli filtre imalatını gerçekleştirdik. Amacımız artık dünya’ya açılmak ve uluslararası işbirliklerin temelini atmaktı.
1997 yılında ilk ihracatımızı Azerbaycan’a yaptık. Hemen ardından ilk jet-pulse filtresini üretir olduk.
Sonra yurtdışı ile işbirliğine soyunmak için ilk araştırmalarım başladı. Artık uluslararası düzeyde adımızı duyurmak ve ortaklık kurmayı amaçlamıştım.
2001 yılında Danimarkalı JKF firmasının Türkiye Temsilciliğini aldım, böylece nitelikli kanal fittings sistemleri, filtre ve fan ithalatına başladık.
2003 yılında Fransa’nın Techinicis Türkiye Temsilcisi olduk. Bu arada ilk PLC kontrollü toz toplama sistemini ürettik.
Sektörün ihtiyaçlarını gördükçe bizde inovatif projeleri geliştirmekte devam ettik.
İki oğulum var. 2005 yılında büyük oğlum Yük. Mak. Mühendisi Alper İştotan Airpak’ a katıldı. Alper’in katılmasiyle artık daha da hızlandık, genc bir ruh bize dinamizim kattı ve cesaretimiz artarak bu sefer 2005 yılında Almanya’ da Votecs talaş, briket makinelerinin ve agaç kırırcılarının temsilciliğini aldık. Ardından 2006 yılında başka bir alman şirketi olan Nestro firmasının talaş ve silolarının, talaş yakma kazanlarının temsilciliğini üstlendik.
Piyasa dinamiklerini göz önünde bulundurarak, olusan talebi karşılamak için bu sefer 2009 yılında silo imalatı ve optiflow sistemlerini imal edip geliştirdik.
2011 yılında Alman Grecon firması ile Spark kontrol sistemlerinin taahhüt ve montajina başladık.
2013 yılında ise bu sefer kücük oğlum Mekatronik Müh. Caner İştotan aramıza katıldı. O yıl firmamız Tübitak kontrol ve Kosgeb onaylı projelerimiz ile Airpak Ltd ‘nin geliştirdiği Ahşap kırma makinesi ve Ahşap briket imalatına ve ihracatına başladık.
2014 yılında ise artık kendi su perdeli filtre siklonları tasarlamaya basladık ve imalatına başladık. (Wet Scurubber)
Görüldüğü gibi firmamız büyük bir innovasyonla, yeni neslinde katılımiyle, gelişmiş mühendislik bilgilerinin ışığında büyümeyi sürdürdü ve iş dünyasının isteklerine cevap vermeye çalışırken sürekli kendini yenilererek üretim sektörünün ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalarını sürdürdü ve hala sürdürmekte.
Bugün baktığımda babamdan devir aldığım bayrağı amacım olan noktaya taşıyabilmiş olmanın mutlu gururunu yaşıyorum. İki oğlum artık sirketin yönetim, üretim, satış ve iş geliştirme ayaklarında aktif rol alırken, gelişen teknolojiyi takip edip sirketimizi bundan daha da ileriye taşımak için görev almış bulunmaktadırlar. Bu iş bana babadan kalma aile şirketimizin benden sonraki nesilde de emin ellerde olduğunu ve daha da büyüyeceğini gösterirken ayri bir gurur vermektedir.
Sorunuza dönecek olursak, anlattıklarımdan da göreceğiniz gibi Mobilya ve Ahşap sanayı dışında (tekstil,kimya,gıda,otomotiv) bugün artık her sektorun ihtiyacını karşılayabilecek teknoloji, alt yapı ve bilgiye sahip bir noktaya gelmiş bulunmaktayız.
- Sektörde ilkleri gerçekleştiren bir firmasınız, Mobilya dergisinin 30 yıllık yayıncılık hayatında Airpak hep vardı ve mesleki birikimi, güvenirliğiyle ve saygınlığı ile iz bırakan bir firmasınız. Türkiye gibi işletmelerin fazla ömürlü olmadığı bir ülkede bunu nasıl başardınız? Sizi farklı kılan ne oldu?
İştutan İzlasyon & Havalandırma firması ile bugün faaliyet gösterdiğimiz Airpak olarak firmamızın kuruluşundan bu yana doğal olarak Türkiye’nin sanayi, ticaret ve ekonomi şartlarına uyum sağlayarak hamleler yaptık. 1976 yılında iş hayatına bilfiil vergi mukellefi olarak başladım. Ülkemiz çok değişik dönemlerden geçti. Gece yatıp sabah bambaşka bir Türkiye’ye uyandığımız günler yaşadığımızı yatırımcı ve imalatçılar hatırlayacaktır. Bir tüneldeyiz ama tünelin uçundaki ışık görülüyor denmişti. Enflasyonun %160 olduğu dönemlerde de iş yaptık. Sabah başka akşam başka fiyatların uygulandığı dönemlerde ayakta kalmaya çalıştık.
Şu anda enflasyon max %15. İnsana zarar veren dalgalı tansiyondur, bir yüksek bir alçak kişiyi maf eder. Ekonomimiz bu durumdaydı. 1983 yılından itibaren ihracatın ne olduğunu kavramaya başladık. Döviz 1962 yılında 1 TL=2 DM (Alman Markı), 1 USD=9.04 TL iken 2001 yılında bir Dolar 685.000 TL’ye 1 DM (Alman Markı) =882.000 TL ye geldi. Bütün bu ekonomik çalkantılar sanayiyi olumsuz etkiledi.
Bilgiye, teknolojiye ve yetişmiş insan kaynağına sahip firmalar ayakta kalabildi. Kredi çalkantıları (iniş –çıkışları) bir çok büyük firmayı, hatta bankayı tarihe gömdü. Bizleri ayakta tutan kendi özvarlığımızı temkinli kullanmak, o dönemde ayağımızı yorganımıza göre uzatmak oldu. Insana yatırım yaptık. Lüks harcamalarımızı minimuma indirdik ve çok çalıştık. Firmaları, İş verenlerinin ve çalışanlarının öz verili tutumları ayakta tutar. Arazi spekülasyonları yapabilirdik. fakat yapmadık.
Hep yeni teknolojilere yatırım yaptık. Şu anda yılda 985 ton özellikli metal işleme kapasitesine ulaştık. Makine parkımızın %90 oranı CNC kontrollü oldu . Çalışanlarımızın %30 oranı beyaz yakalı oldu . Ihtisas arge çalışmalarına başladık. Kısaca ayakta kalip başarıyı yakalamamızın %60ı bunlardan oluşuyor, geri kalan %40 ise piyasanın yönlendirmesi, gelişmesiyle, dışarıya açılmamız ve bizi gelişmeye ve rekabete zorlayan değerli rakiplerimizdir.
Yola çıkmış olduğumuz Misyonumuz hiç değişmedi, kurulduğumuz günden bugüne kadar onu koruduk. Dürüst imalatçı, dürüst satıcı ve esnaf kaldık. Sözünü tutan, imalatı gününde bitirip teslim eden olduk. Kimseyi kandırmadık, olmayacak işlere olur demiyerek yalandan uzak durduk, Hakkımızdan fazlasını istemedik. Kaliteli iş yapmak prensibimizden ödün vermedik, piyasa şartları her ne kadar zorlayıcı olduysada biz doğrumuzdan vaz geçmedik. Sanırım bizi farklı kılan en önemli hususlardan biri budur. Bunu oğullarıma da aktardım, aynı cizgide onlarda bugün işlerimizi sürdüruyorlar.
- Sizi yıllar sonra ilk kez Mobilya dergisine konuk ediyorum, oysa yıllardır tanışırız sohbetlerimiz olmuştur, insanlarda çok olumlu ve namuslu bir izlenim bırakıyordunuz, abartı olarak algılamayınız ama ben de bu derginin kurucusu olarak kendime bir özeleştiri yaptım ve Mustafa beyi mutlaka bu sayıda konuk almalıyım dedim, bence Mobilya sektör tarihinde iz bırakacak insanlardan birisiniz, birikiminiz, mütevazı kişiliğinizle , bunu hak ediyorsunuz ve sizinle bu söyleşiyi yapmaktan dolayı mutluyum.Zor bir soru ama sizce iyi ve başarılı bir yönetici nasıl olmalı kendini nasıl yetiştirmelidir. Günümüz dünyasında çok kazanan bir firma olmak yeterli midir, firmalar sosyal sorumluluk ve insan öznesine yeterince önem veriyorlar mı?
Taltifleriniz için çok teşekkür ederim bende bugün derginize konuk olmaktan mutluluk duyuyorum. Sorunuza dönecek olursak, güzel bir soru. Çok kazanmak göreceli bir kavram oldu çıktı. Artık hiç bir işletme , imalat veya servis sektöründe büyük paraların kazanıldığına inananlardan değilim. Çok kazanmak yerine devamlı kazanmak önem arz etmektedir. Sürekliliği sağlamak ve bunu başarı ile gerçekleştirmek amacımız olmalı. Oynak ve devamlı değişken olan ekonomik şartlar insanların psikolojik yapılarınıda bozdu, Değerleri, değer yargılarını değiştirdi. Bu şartlar insan kişiliğinide etkiliyor. Satıcı ve alıcı tarafında farklı yaklaşımlar oluşuyor. Bizler Airpak olarak bütün stratejik yatırımımızı Insan kaynağı üzerine yaptık. Çünkü önemli olan insandır. Kurum kültürünün en önemli unsuru olan çalışanlarınız sizin, şirketinizin ve urununuzun doğal temsilcileridir. Nasıl tanınmak, bilinmek, görünmek istiyorsanız o düzeyde insan kaynağınıza yatırım yapmanız ve onları yetiştirmeniz, geliştirmek zorundasınız.
Önce bireysel gelişim üzerinde çalıştık. Elemanlarımızın ve cevremizin yaşam şartlarını iyileştirmek, sağlık, mutluluk ve yetkinliklerini pozitif etkileyecek, arttıracak çalışmalara yöneldik . Sadece elemanlarımız için değil makinelerin de sağlıklı bir ortama ihtiyacı olduğu gerceğini benimsedik. Çalışanlarımızı eğittik. Meslek okullarında eğitim gören gençler, eğitim veren öğretmenlere mesleki bilgi desteği verdik. Bilhassa Meslek liselerinin yatırımlarına technik, malzeme ve maddi destek vererek katkıda bulunduk, bulunuyoruz. Sosyal Toplum Kuruluslarında, Sosyal kulüplerde ve onların aktivitelerine katılarak insan ve doğa için çeşitli hususlarda bilgi, teknoloji veya arge konularında katkı sağladık. Hala da elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
- Pandemi sürecini firmanız ve ülkemiz gerçeğinde nasıl değerlendiriyorsunuz, kendi özelinizde farklı çalışma biçimleri geliştirdiniz mi, sizce insanlık bundan yeterli dersleri çıkardı mı?
2020 yılın başından itibaren ülkemizde çalışma şartları zordan daha zora döndü. Ekonomik sıkıntılarla boğuşurken birde biyolojik sorunlar ortaya cikti. Airpak.ltd. olarak pandemi ile birlikte öncelikle elemanlarımızın çalışma ortamlarını ve çalışma saatlerini düzenleme yoluna gittik. İş yerinin sterilizasyonuna öncellik verdik, sık sık ilaçlama yaptırdık. Mart ve nisan aylarında 2 defa 15 er günlük ücretli izin vererek önlem almaya çalıştık. Arkadaşlarımıza hergün yeni maske dağıttık. Ofis bölümünde çalışanlarla hem birbirleri ile hemde dış ortamdan gelenlerle aralarına şeffaf paneller yerleştirerek mesafe yarattık. Bu uygulama halen devam etmektedir. Pandeminin yoğun yaşandığı dönemde vardiyalı iş modeline geçiş yaparak, az eleman ile taahütlerimizi geçiktirmeyecek bir çalışma baslattık. Tüm üretim Oğlum’un oluşturduğu bir teknoloji sayesinde uzaktan denetlendi ve imalatın sürmesi sağlandı, azami insan kaynağı ile tüm projelerimiz bu sayede yetişti.
Maalesef bu viriüs (Covid 19) tüm dünyamızı bir süre daha etkilemeye devam edecek. Tahminim bu durum max .3 yıl içinde ortadan kalkacak ve bizler doğaya karşı bir imtihan daha vermiş olacağız. Her gecenin bir sabahı olacağı düşüncesi ile bu günlerin geçeceğini biliyoruz . Tüm insanlığı daha dikkatli olmaya ve sosyal mesafeli ve izoleli yaşama bir müddet daha sabırla korunmalarını rica ediyoruz. Ders alındı mı derseniz, bunu zaman gösterecek ama eminim ki hepimiz hayatın değerini biraz daha anladık.