Ahşap Sanatına Yolculuk- SUAT YAZICI

Mobilya Dekorasyon Dergisi - Mobilya Dekorasyon - Dergi - Yayın - İletişim - Dergi - furniture - wood - design - dizayn - aksesuar - kenarbandı - edgeband - makine -woodworking - woodworkingmachinery - fair - mobilya fuarları - woodworking machinery - ahsap makineleri- glue-yapıştırıcı tutkal-

Ahşap Sanatına Yolculuk- SUAT YAZICI

10-05-2021
Ahşap Sanatına Yolculuk- SUAT YAZICI
Ahşap sanatının usta ismi Suat Yazıcı’nın 40 yıllık çalışmalarını bir araya getiren "Ağaçla Bir Ömür" sergisi ve kitabı, Kastamonu Entegre ve Üsküdar Belediyesi iş birliğinde sanatseverlerle buluştu.

Bugün sergilenen eserlerin hikayesi 1980 yılında Kuledibi'ndeki atölyeye taşınan bir ceviz sandıkla başladı. Ben gördüğümde altmış yılın demlendirmesiyle daha da güzelleşmişti. Sandığın sahibi babaannesinin dağılmış çeyiz sandığını kullanarak raflar yapmak istiyordu. Kendisinden bu sandığı aldım, ona yine cevizden gönlüne göre raflar yaptım. O ağaca mest olmuştum. Üzerine Türk çeyiz sandıklarının geleneksel motiflerinden birini büyük bir itinayla oydum. Bugün izleyeceğiniz parçalar arasında gönlümün şahikası odur. O gün kırık dökük bir sandığın içindeki cevheri görecek terbiyeye ermeme vesile olan kişi 1967 yılında Bingöl Sanat Enstitüsü'nün müdürü ve on beş yaşındaki, yer sofrasından başka eşya bilmeyen halime dekorasyonun ve mobilyanın insan hayatının vazgeçilmez bir parçası olacağı fikrini vererek mesleğe başlamama vesile olan ağaç işleri öğretmenim Sezai Yalınes'tir. Meslek yaşamim ilerledikçe hem ağaca hem ahşap işçiliğine olan aşkım alevlendi. Bu
tutkunun büyümesinde ustalarımın ve yol arkadaşlarımın katkısı çoktur. Atölyelerde yapılan eserlerin en iyileri en güzelleri ortak
akıldan damıtılarak vücut bulanlardır. Ne mutluyum ki ben de böyle bir ortamın önce parçası ardından da sahibi oldum.
Kan bağıyla amcam ama daha çok vefa bağıyla ustam olan Hayri Yazıcı 1930'larda İstanbul'a Galata'nın Kuledibi'ne gelerek, son kuşak Rum ustalardan marangozluk mesleğini öğrenmiş. Mesleğini aşkla icra eden, zanaatkar, işini ve bilgisini sakınmayan bir ustaydı. Uzun yıllar bir çözümün zoruna girdiğimde rüyalarımda kendisine "Biraz daha yaşasaydın da beni daha iyi yetiştirseydin," diye sitem etmişliğim vardır. Atölyeciliğim onun sayesindedir.

 

 1970'li yıllardan başlayarak hem profesyonel işlerimde hem de eserlerimde yüksek mimar mühendis Mehmet Tataroğlu'nun rehberliği volumu açmıiştır. Çizdiği ve yönettiği sayısız projeler bir yana Mehmet Tataroğlu plastik sanatların her türlüsünü sindirmiş, sanat eserinin her detayını okuyacak kadar uzmanlaşmış bir sanat aşığıdır. Beni de daha iyisini hep yüreklendirmiş, bilgilendirmiş sanatın izlerinin işlemesine vesile olmuştur.

 

Tataroğlu vesilesiyle tanıştığım, işimle kendimi kanıtladığım saygıdeğer Suna ve İnan Kıraç ve büyük ailelerinin muhterem diğer üyeleri İstanbul'un ve zaman zaman Dünya'nın en seçkin parçalarını incelememe, onlar üzerinde çalışmama fırsat vererek, işlerimi değerlendirip görüşlerini paylaşarak, çalışmalarımı övüp beni yüreklendirerek mesleğimi ve sanatımı yükseltmişlerdir. Bu işler, ortak akılla, araştırarak, konusunda uzman kişilerle tartışarak, önce kâğıt üstünde Çözerek, tasarımı en iyi şekilde canlandıracak malzemenin marifetli ellerde zamana acımadan en yüksek sabırla işlenmesiyle oluşturulmuş, kırk yılda biriktirilmiştir. Hepsi Türkiye'de yetişmiş, tarafımdan bizzat seçilmiş, doğal şartlarda kurutulmuş değerli ağaçlar üzerine çalışılmıştır. Türkiye'de kendi ağacımızın, Işçiliğimizin ve kendi ustalığımızın meyvelerini ortaya koymak niyetiyle sizlere sunduğum sergi ve beraberinde hazırladığımız kitap bir kişiyi bile bu mesleği seçmeye ve güzel eserler ortaya çıkarmaya cezbederse kendimi hedefe ulaşmış sayarım.

  Bu eserlerin oluşmasında emeklerini, fikirlerini, desteklerini benimle  birleştiren yol arkadaşlarımı Sizlere sunmak isterim. Oncelikle Ağaç İşleri  Atölyesi'nin   erbaplari:   Gazi   Üniversitesi Ağaç İşleri  Öğretmenliği  Bölümü'nden  okul arkadasim, yakin dostum ve otuz bes yillık sorunsuz iş ortağım Ali Başoğlu. Atölyecilik hayatimda hep yanimda olan, üreten, kardeslerim Servet ve Özcan Yazıcı. Ustamin adını verdiğim, atölyemi emanet ettiğim, ailemizin meslekteki üçüncü kuşağı oğlum Hayri Yazıcı. Ağaç işleri eğitimlerini tamamladıktan sonra yirmi beş yıldır yanımda mesleği aşkla ve ileri seviyede icra eden ahsap zanaatkari yeğenlerim Alpaslan ve Fatih Mehmet Yazici. Kirk yıldır, oyma sanatında tüm isteklerimi en üst seviyeye çıkarma sabrini gösteren ahsap oyma zanaatkarı dostum Kaya Değer.

 

Ağacın Sanatını Yapmak
Ahşap ustası Suat Yazıcı'nın 1980'den bu yana ürettiği işlerden bir seçkiyi sergilediği Ağaçla Bir Ömür ahşap işçiliğinin çeşitli örneklerini ve sanatçının farklı dönemlerdeki meraklarını yansıtarak izleyicilere geniş bir yelpazede örnekler sunuyor. Osmanlı sonrası, erken Cumhuriyet dönemi ev kültüründeki bölgesel farklılıklar Suat Yazıcı'nın öz yaşam öyküsünden de izlenebilir. Yazıcı'nın kendi anlatımıyla doğup büyüdüğü evde gördüğü, mobilya tanımına uygun parçalar sandıklar sofra altlıklarından ibarettir. Sandıkların Anadolu evinde en önem atfedilen mobilya olarak korunduğu, gerek çeyizlik gerekse tohumluk olarak kullanıldığı, ve bu işlevleriyle de en özenilen, usta işi üretilen ve en çok bezenen parçalar olduğu söylenebilir. Yine Anadolu'da sandığa eşlik edebilen rahleler ve daha çok mimari unsurlar olarak karşımıza çıkan yüklük kapakları, nişler ve pervazlar bulunur.
Erken Cumhuriyet dönemi eğitim politikalarının bir tezahürü olarak Yazıcı'nın da ahşap eğitimi bu örneklerle ve yerel ağaçlarla sınırlı kalmış ancak sıkı bir işlik terbiyesiyle birlikte aktarılmıştır. Sanatçı, olasılıkla bölgede yetişecek öğrencilerin (zanaatkârların) ihtiyaç duyacağı donanımın bu olduğuna dair inanış nedeniyle yerel kalan eğitiminin yetersizliğini ancak İstanbul'daki atölyeye geldiğinde fark edecektir. Bingöl Sanat Enstitüsü'nde tastamam edindiği en önemli şey ağaç işçiliğine olan tutkusu olmuştur. İstanbul Kuledibi'ndeki Hayri Yazıcı atölyesinde kendisini ustalara teslim eder. İki yıl sonra Ankara Yüksek Teknik Öğretmen İstanbul'daki atölyede düzeni içinde öğrendikleriyle önemin öğretmenlerinden övgüler alacaktır. İstanbul'daki atölye ise bu okumuş çıraklarından proje ve teknik çizim konusunda destek görecek, kalkınacaktır. Bu iki tedrisattan birlikte geçmiş olmanın Suat Yazıcı'nın
sanatı üzerinde olumlu etkileri olduğunu teslim etmek gerek. İki ekolün sanatçıda sentezlenmesi asıl avantajı olmuştur ki bu ve benzer örneklerin daha evrensel bir sanat eğitimi için yol gösterici olması düşünülmelidir.
Suat Yazıcı'nın malzeme bilgisinin artması, farklı dönemleri temsil eden çeşitli nitelikte mobilyalarla atölyede
mobilyalarını stil tanıyacak, süslemeleri ve üretim teknikleri üzerine geniş bir repertuvara kavuşacaktır. Öte yandan sanatçı Anadolu ahşap sanatının, çeyiz sandığının kıymetini de unutmaz. Bugün sergilenen yapitlar arasında hem koleksiyonun nüvesini oluşturan hem de ahşap işlerini bir sanat olarak okumakta ve ele almakta kendisine ilham verdiği için sanatçının en önde gelen eser saydığı yine bir çeyiz sandığı paneli olmuştur. tanışması İstanbul'dadır.
Bu etkisindeki ve teknik olarak görüp dönemin Fransız mobilya formları, bunların çok yönlülüğünü Sanatçının
biçimde zengin ve farklı parçalardan oluşan külliyatı İşlevlerine göre münferit mobilyalar, mimari unsurlar, bezemeler ya da üst yüzey işlemleri bakımından cilalı, varaklı ve boyalı işler ana başlıkları altında ele alınabilecek bu yapitlar bir bütün olarak Suat Yazıcı'nın yaşamı ve sanatını olduğu kadar Anadolu ve İstanbul'un, kent ve kırsalın ahşap işlerine yaklaşımlarını da bir elden görmeyi sağlıyor. Yansıtacak değişik şekillerde gruplanabilir. Sergide alan yer renklendirilmiş ahşap Edirnekâri tekniğiyle işlere bakıldığında Suat Yazıcı'nın geleneğe olan merakı, yeni teknikler öğrenmekteki hevesi ve bu tekniklerin dosdoğru ve özgün hallerine varmaktaki Israrinın yenilikçiliğiyle nasıl harmanlandığını is görmek mümkün. Geleneksel olarak kabartma ya da oyma ile hacimlendirilmemiş yüzeylerde uygulanan renk estetiğini ve formlarını oyma ahşapla birleştirerek uygulaması, sergilenen boyalı işlerde Yazıcı'nın asıl katkısıdır. Resim sanatçısı Fikri Kaya'yla birlikte tasarlanıp uygulanmış bu
işler boya altından ahşap dokusunun görüldüğü bir saydamlıkta çalışılmıştır. geleneksel formu olan çiçek buketi ahşap üzeri oyma şeklinde yeniden can bulmuştur. Böylelikle her iki stilin güçlü yönleri bir araya gelerek Yazıcı'ya ait bir dilin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

 

“Kültürel mirasımıza sahip çıkıyoruz”  

Ağaç bazlı panel sektörünün yarım asırlık global markası Kastamonu Entegre, köklü geçmişinin kaynağını oluşturan ahşap kültürüne dair değerli çalışmaları toplumla buluşturmaya devam ediyor. Şirket son olarak, geleneksel ahşap sanatının duayen ismi Suat Yazıcı’nın 40 yılı aşkın süredir ürettiği eserleri bir araya getiren retrospektif serginin hayata geçirilmesine katkıda bulundu. “Ağaçla Bir Ömür” adlı sergi ve yayın projesi, sanatçının farklı dönemlerini ve çok yönlülüğünü yansıtmasının yanı sıra, Anadolu ve İstanbul’un, kent ve kırsalın ahşap ile olan ilişkisini nadide eserler aracılığıyla kayıt altına alıyor.

Kültürel mirasımızda önemli yeri olan ahşap işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayan projeye ilişkin görüşlerini aktaran Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız, Temelleri 1969 yılında İstanbul’da atılan ve 1970’te Anadolu’nun ahşap başkenti Kastamonu’da üretime başlayan yarım asırlık bir şirket olarak, bu değerli mirası günümüze taşıyan çalışmalara destek olmaktan gurur ve mutluluk duyuyoruz. Yaşam alanlarını tamamlayan ürünlerimizle doğadan hayata köprü olurken, hayatımızı zenginleştiren kültür sanat çalışmalarında da bir köprü vazifesi görerek, kültür mirasımıza sahip çıkmaya ve bu kültürün nesillere aktarılmasına destek oluyoruz.dedi.

yazar

Nesip Uzun-editor yazısı

E-bülten için e-posta bırak